“…Karanlığı delmek mümkün”

Ben daha çok öykücüyüm. Sokaktan geldiğim için sokağın dilini yazıyorum. (…) Öykülerimde her türlü konuyu işledim, işliyorum.

-Merhaba, Maya kültür sanat sitesiyle kolektif olarak yeni yola koyulduk. Sizin daha önceki grup çalışmalarımıza bireysel anlamda desteklerinizi biliyoruz. Okuyucularımıza kısaca kendinizi nasıl ifade edersiniz?

Öncelikle Maya Kültür Sanat Sitesi ile kolektif çalışmanızı kutluyorum. 02.02.1960 Sarıkamış doğumluyum, ama çocukluğum, gençliğim İzmir’de geçti, İzmir’de büyüdüm.

-12 Eylül darbesinden sonraki süreçte yani yangın yıllarında cezaevine düştünüz. Gençlik yıllarınız ülkemizin çeşitli cezaevlerinde geçti. Şimdi geçmişe şöyle dönüp baktığınızda o yılların sanatsal üretiminize katkıları hakkında neler düşünüyorsunuz?

İnsan içinden geçtiği süreci yaşar ve yazarmış. 12 Eylül öncesi yazınsal uğraşlarım vardı. Ama onları su yüzüne çıkartmaya zamanım yoktu. Arada şiir ve kısa öyküler yazdığım oluyordu. Cezaevlerinde inisiyatif sizde oluyor. Bu yüzden bir günü saatlere bölüp kendime çalışma ortamı yarattım: Öykü yazma, şiir yazma, kitap okuma ve okunan kitapları birkaç arkadaş ile birlikte yorumlama gibi… Sınırlı da olsa her türlü kitabı okuma, not tutma, dört duvar arasındaki karanlığı aydınlığa çevirme gibi bir alışkanlık da kazanıyorsunuz.

Bugün birkaç yayınevi ve yazarların öykü, roman ve antoloji çalışmalarının redaksiyon çalışmalarını yapmaktayım. Bunda geçmişin büyük bir katkısı var.

-2003 yılından sonra ülkeyi terk ederek İsviçre’ye geldiniz. İsviçre’de özellikle yabancı bir kültürde mülteci bir yazar olarak yaşamanın zorlukları nelerdir? Özellikle ülkemizden gelen pek çok insan da sizinle aynı koşulları paylaşırken sol-sosyalist çevrelerin birbiriyle ilişkileri nasıldı?

2003 yılında İsviçre’ye geldiğimde 43 yaşındaydım. Geldiğim dönem, seksen sonrası dönem gibi pek de hareketli değildi. Birçok örgüt dağılmış, kendini feshetmiş bir durumda. Avrupa desen kaygan bir zemin, ayakta durmak zor gibi. En azından dağılmamayayım diye düşünüyorsun. İsviçre sığ, kısır bir yer. Süreç içinde birçok yazar, şair, romancı ile karşılaşıyorsun. Destek vermek, el uzatmak, kitabının yayımlanması için yardımcı olmak gibi koşullar ne yazık ki yok denecek kadar az. Kendi yağınızla kavrulmak zorundasınız. Zaten yazar yaşamı hem kendi içinde hem de dışarıda yalnız yaşar. Bir süre sonra alışıyorsunuz.

-Ozan Yayıncılık’tan yayımlanan roman ve öykü kitaplarınız var. Biliyorsunuz bizde roman tür olarak Tanzimatla birlikte çeviri yoluyla geldi. Ülkemiz bu anlamda dünya edebiyatını geriden izler durumda. Günümüzde tüm dünyada olduğu gibi postmodern anlayışla yazılan romanın geniş bir okuyucu kitlesine ulaştığını görüyoruz. Sizin yazdıklarınızdan yola çıkarsak roman anlayışınız nedir? Bu bağlamda popüler, içi boş toplumun algılarını körelten sanat anlayışına karşı neler yapabiliriz?

Beş öykü, bir de romanım var. Ben daha çok öykücüyüm. Sokaktan geldiğim için sokağın dilini yazıyorum. Yine öykü kahramanlarımı sokaktan seçiyorum. Toplum olarak okumayı sevmiyoruz. Dünya sıralamasında Türkiye’nin yeri belli zaten. Öykülerimde her türlü konuyu işledim, işliyorum. Yazmanın yanında kitabı yayımlamak gibi zor bir süreç var. Gerek pandemi koşulları gerek ülkedeki ekonomi krizden ötürü yayınevlerinin kapanması gibi birçok olumsuz durum da mevcut.

-“Maya Kültür Sanat Kolektifi” iki yıl öncesine dayanan tartışmaların sonucunda ortaya çıkan  dayanışmacı bir birlik. Piyasa edebiyatına ve onun ürünlerine karşı açıkça safını belli ederek yoz edebiyata karşı toplumcu çizgide mücadeleyi öne çıkarıyor. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Piyasa edebiyatına ve yoz edebiyata karşı toplumcu çizgide mücadele etmek fikrini önemsiyorum. Ancak Türkiye gibi bir ülkede bu sürecin çok zor olduğuna inanıyorum. Onlarca tanıdığım şair, yazar, romancı var. Yazdıklarını kitaba dönüştürememe gibi bir dertleri var. Bu işin ekonomik boyutu, yayınevi bulamama, yayınevlerinin yazara olumsuz yaklaşımı, yazarın kitaptan bir şey kazanamam durumu, telif hakkı ödenmemesi gibi…

Bu tür olumsuz durumlar yazarın, şairin bezmesine neden olabiliyor. İşimiz zor ama karanlığı delmek mümkün.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

MayaDergi'nin "Sanatta Kapitalizmin Yeni Yanılsaması: Yapay Zeka" dosya başlıklı yeni sayısı, şimdi yayında.
This is default text for notification bar