Sfenks Çatlağı: Sömürü Düzenine Bir Başkaldırı

Hasan Çapik şiirinin temel konusu insandır, insanın sorunlarıdır… Bu sorunların temel kaynağı ise, insanlar arasındaki sınıfsal farklılıklar, sınıfsal çelişkilerdir. Şair şiirlerinde, bu sınıfsal farklılıkların, çelişkilerin yarattığı açmazı gündeme getirerek, görünür kılmaya çalışır. Çünkü bilir; ayrılıklar, çelişkiler, açmazlar… görünür kılındıkça aşılır ancak.

Sfenks Çatlağı, Hasan Çapik’in üçüncü şiir kitabı… Eseri okuduğumda şunu gördüm: Çapik’in şiiri, çarçabuk okunacak bir şiir değil. Ağır ağır, düşüne taşına okunması gereken bir şiir.

Nedir bunun nedeni?

İlkin şudur: Çok sıkı örülmüştür dizeler; bir gevşeklik, baştan savmalık görmeyiz hiçbir şiirinde.

İkincisi: Anlamı yoğunlaştırarak yazılmıştır şiirler. Anlatılmak, söylenmek istenen damıtılarak, özce dile dökülmüştür.

Üçüncüsü: Çabucak sindirilemeyen felsefi bir derinliğin varlığıdır.

Dördüncüsü: Şiirlerdeki maddeci diyalektik yapıdır.

Şiirlerin Temel Konusu

Hasan Çapik şiirinin temel konusu insandır, insanın sorunlarıdır… Bu sorunların temel kaynağı ise, insanlar arasındaki sınıfsal farklılıklar, sınıfsal çelişkilerdir. Şair şiirlerinde, bu sınıfsal farklılıkların, çelişkilerin yarattığı açmazı gündeme getirerek, görünür kılmaya çalışır. Çünkü bilir; ayrılıklar, çelişkiler, açmazlar… görünür kılındıkça aşılır ancak.

Bu duruma şiirlerden bir örnek: “Madenci” şiiri…

“kim inandırabilir beni

bir hayatım olduğuna

madenciyim ben

babamın öldüğü yerden aldım kazmayı

(…)

masal dünyası için birilerinin

gençliğim gerçekliğim çok ucuz

madenci aldanması: ekmek parası

(…)”

Emeğiyle yaşama tutunan emekçinin açmazı, çelişkisi, ekmek parası uğruna biricik yaşamını tüketmesidir. Kim uğruna; emeğini sömürüp, yaşamı kendisi için “masal dünyası” kılan kapitalist uğruna… Kapitalist düzen, bir yazgı gibi emekçinin boğazına dolamıştır bu gerçeği.

“(…)

varlığımız da kömür karası ki

sessiz kalır toplum sesimize

(…)”

Köy Enstitüleri’nin kapatılmasının; aydınların, sanatçıların susturulup halktan koparılmasının; asker eliyle darbelerin, baskıların vd. nedeni, toplumun bu sömürüye karşı sessiz, tepkisiz kılınması değil mi? Şairin, “Kazanacağız” şiirinde yazdığı gibi; “ama işte, yaşam ölçülmüyor bunlarla”. Gün, ışığını, bu kez şairin dizeleriyle ulaştırıyor insana. Başkaldırının önü aydınlanıyor böylece.

Aşağıdaki dizeler, “Umut Büyüteci” şiirinden…

“(…)

baş kaldırsın diye sütsüz sistemlere

bir memesi isyan bir memesi aşk şiir

akar özgürlük çavlanına ruhumdan.”

Hasan Çapik şiiri, kapitalist sömürü düzenine bir başkaldırıdır.

Emekten Yana Bir Şiir

Hasan Çapik’in şiiri, emekten, emekçiden yana bir şiirdir… Egemen yazında yer kapmak adına, sınıfsal tutumu gizleyen bir dille şiirlerin yazıldığı bir dönemde, şairin, sınıfsal tutumunu gizlemeksizin yapıtlarını üretmesi yüreklice bir tutumdur. Bu tutumuyla, birçok şairin erişmek için çırpındığı düzenin olanaklarını elinin tersiyle itmiştir diyebiliriz.

Şairin duruşunu, konumunu şiirlerinden alıntılarla görelim şimdi.

Anladığım Tarih” şiirinden…

“ben doğmadan düşkünleşmiş dünya

rahman ve rahim sermaye elinde

en verimli sütümüz yaşamak

sağılmış kirli avuçlarına

en uzun sayrılık yoksulluk

biçtiği en alımlı elbise bize

üzüm olup ezildiğimiz

şarap akmış sofrasına

(…)”

Gündelikçi” şiirinden…

“(…)

kapıcı dairesinde kapılanıyoruz

gün başkasının biz gündelikçi

içimi sorma rüzgar olursun yangına

herkesin sevdiği meyvedir yaşamak

biliriz bilmesine de kim yetişir

geçim dev biz cüce tutuştuk güreşe

(…)”

Hayatım Pahasına Hayır” şiirinden…

“umumi helaya dönmüş dünyada

ne dinler ne yasa yoksuldan yana

(…)

diz boyu yaşamsızlığa doğan çocuklarımız

düşsüz odalarda ham maddesi sermayenin

(…)”

Kazanacağız” şiirinden…

“(…)

yaktılar hayat harmanımızı

tek inançları kursakları olanlar

güvenerek sermaye tanrısına

ki kardeştiler zulüm ve soygunda

yer yitirmiş göğünü

biz güzelliğe yasaklı

tırnaklarımızla doyduğumuz zamanlar

şiir bile cevherinden saymaz ‘insan’ı

derken

ışıdı insanı doğrultan emek

(…)”

Şu Okyanus Toplayan Bakışın” şiirinden…

“(…)

harç olduğumuz hiçbir yapıda anmaz adımız

(…)

akortsuz dünya

yüklenmeyip bize ne yapsın

biz öznesi olmadıkça akışın.”

“Ekmek Kavgası”

Emekten, emekçiden yana olmak, emek insanının içinde bulunduğu çelişkiyi, açmazı, yabancılaşmayı görmezden gelmek anlamına gelmez, gelmemeli… Hasan Çapik, pek çok şiirinde, emek insanının çelişkisini, içinde bulunduğu açmazı, yabancılaşmış konumunu göstermeye, uyarıcı görevini üstlenmeye çalışır.

“Ekmek kavgası”, emek insanının yaşamdaki en büyük çelişkisidir. Şaire göre, bu kavga, düzene boyun eğmenin, sömürüye katlanmanın, kaypaklığın gerekçesine; insanın insanlaşma savaşımının önünde bir engele dönüşmüştür artık.

Ekmek Acısı, Düş Sıcağı ve Yarın” şiirinde, tükettiğin ekmek, seni de yaşamını da tüketiyor, diye uyarır emek insanını:

“(…)

ne yaptık düşman kesilmekle düşlere

astık yaşamı çaresizliğe, görmeden

yediğimiz ekmeğin de bizi yediğini, oysa

insan doğrulmakla başlatmıştı insanlığı”

Başlangıcadır Uyanmak” şiirinde uyarısını sürdürür şair:

“ördün

acıyla ördün

bilgisizliğin acısıyla ördün

ilmeklerini birer birer yaşamın

bastın çığlığı sonra, üstündeki ateşe

boşuna dememişti herakleitos

‘insanın karakteri kaderidir’

suçlaman yersiz şimdi tanrıları

ve körlüğüne aktığın toplumu

(…)

doğasız bir kıştasın artık, bu sensin

çaresizliğin çivisine asılı yüreğinle

yaradana dönüyor tohuma yaramayan ellerin

koruma kesiliyorsun hatta başındaki karanlığa

bir ekmek için yangına veriyorsun tüm ekinleri.”  

Şairin Duyarlılığı

Duyarlı bir şair Hasan Çapik… Bencilliğin kutsandığı, insanın kendi kabuğuna çekilip, kendi ben’iyle oyalandığı bir zaman diliminde, O, yaşamda olup biten insan sorunlarına duyarlılık göstererek, bu sorunları içinde duyumsayarak yaşar. Duyumsadığı bu sorunlar, onun öznelinden geçerek yeniden, ama bu kez estetik düzlemde; şiirde dışlanır, somutlaşır.

Hasan Çapik’in şiiri, bazen emeği yaşamı sömürülen bir madencinin sesi olur, bazen kalleşçe öldürülen Ali İsmail’in; baskılarla ölüme itilen şair Kaan Turhan’ın; Suruç’ta toplu kıyıma uğrayan özgürlük gençlerinin, bazen de savaşın savurduğu insanların ağıtı olur…

Ölüm Çoğul, Değil Mi Çocuklar, Değil Mi Aylan?” şiirinden;

“(…)

bir bakış erimiyle yiten aylan’ım

soruyor yürek diye taşıdığım yara:

oyuncak için miydi ilk dilsiz çığlık?

(…)”

Şimdiki dizeler, “Suruç: Suçta Uç Nokta” şiirinden;

“yoktur artık

dalından düşmüş yaprağa

yaşam denilen büyülü iksir

zaman: tomurcuk kıran veba!

(…)

biz böyle çoklu

çok öldük tarihte

yarenimiz ateşten bir ütopya

oldukça, kurutulamadı köklerimiz

(…)”

Bunun yanında; Pablo Neruda, Sapho, Sabahattin Ali, Victor Jara, Che, Şerif Temurtaş gibi yapıtlarıyla savaşımlarıyla insan türüne katkı sunmuş insanlara, birer şiirle selam gönderir şair… Bu tutumuyla, verilen savaşımın sürdürücüsü olduğunu gösterir.

Kazanacağız” şiirinden…

“viktor jara gitarına inen güvercinim

-yoksulluğu sesine yapışmaz bir

ananın şarkılarıyla emzirdiği-

kanat koydum kırık parmaklar yerine

(…)

sürsün diye yolcusu olduğumuz ezgiler

(…)”

Yaşamdan Yana Tutum

Hasan Çapik şiiri, yaşamdan yana bir şiirdir. Ama bu nasıl bir yaşamdır? Sermayenin egemen olduğu, insanın karşıt sınıflar altında birbiriyle çatıştığı, üst sınıfların alt sınıfları sömürdüğü; dinin, doğmaların bilinci dumura uğrattığı, insanın sararıp solduğu bir yaşam değil şairin savunduğu… Onun savunduğu yaşam, tüm bu çelişkilerin aşıldığı, kimsenin kimseyi sömürmediği, insanın özgür, özerk yaşadığı sınıfsız bir toplumdur.

Ölümün, hiçliğin ballandırıldığı bir zaman diliminde, şair, “ölüm yüce değil yaşamdan” der, “Hayatım Pahasına Hayır” şiirinde.

Hep Masal Tadında” şiirinde, yaşamdan yana tutumunu sürdürür şair.

“(…)

ne diyordu yer altındaki akhilleus

hades ülkesine uğrayan odysseus’a:

‘ballandırma ölümü soylu odysseus

geçmiş göçmüş ölülere kral olacağıma

el kapısında kulluk yapsaydım keşke

yoksul çiftçi yanında köle kalsaydım’

nar(a) çürüğüne bağlasa da ömrü

içelim lethe’den, dönelim yaşama

yaşama dostlar, karşılıksız aşka”

Son Söz

İnsan sorunlarına maddeci diyalektik bir bilinçle, estetik bir bakışla eğilen, bu sorunları damıtılmış bir dille, felsefi bir derinlik içinde işleyen şairimizin, yazdığı bu nitelikli şiirlerle insan türüne büyük katkı sunacağına inanıyorum… Şiirlerini okudukça, eminim sizde de bu güven, bu inanç uyanacaktır.


-Hasan Çapik, Sfenks Çatlağı, İzan Yayıncılık, Ankara, 2020

-Bu yazı, Yeni Gelen dergisi Eylül 2020 sayısında yayınlandı.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

"Irkçılık ve Sanat" dosya konulu MayaDergi #5, şimdi sizlerle.
This is default text for notification bar